İbrahim Sadri - Ben Sana Nasıl Küseyim - Sesli Şiir Dinle - Özel İstek Üzerine

Bu şiiri bir ziyaretçimiz istemiştir. Kendisine Teşekkür Ediyor ve isteğini zevkle yerine getiriyoruz.
Sizde herhangi bir şiiri yayınlamamızı istiyorsanız istek hattı sayfamıza yorum yazarak veya mail yoluyla bize ulaşabilirsiniz. Ayrıca kendi okuyup kaydettiğiniz şiirleri bize gönderirseniz çok sevinir ve seve seve yayınlarız.
 Mail adresimiz: seslisiirvakti@gmail.com



İbrahim Sadri - Ben Sana Nasıl Küseyim


Şiirin Sözleri:

Ben sana nasıl küseyim

Ben sana nasıl küseyim
İstanbul üstüme düşer
Karaköy'den vapur kalkmaz
Sezen Aksu şarkı yapmaz
Üsküdar'da yangın çıkar
Hey kanar yüreği güvercinlerin
Minibüsler bağırmaz olur
Aşk üstüne yemin etmez martıları boğazın
Ulan poyrazı küser, ulan lodosu esmez
Yağmuru yağmaz nisanın
Ben sana nasıl küseyim
İstanbul üstüme gelir

İçim yanar içim
Bir aşk için bir içim
Kendini vurur sokaklarına Cihangir'in
Eyüp Sultan sabahlarına
Ve ekmek kavgasına yemin olsun
Bir de umuduna
Kavgaya düşmüş yeni gencin

Beyoğlu
Arsız bir gece beyim
Hayat üryan edilmiştir
Ne sevilmiştir, Ne sevmiştir
Gül pavyonda sevim
Söyle
Söyle ben sana nasıl küseyim

Yolda yürürsün
Canın çeker
Kestane satarım Taksim'in köşesinde
Beyoğlu'nda sinemaların kapısında dururum
Her filimde Türkan Şoray oynar
Ben sana nasıl küseyim
İstanbul üstüme düşer
Minibüslerin kapısında bağırırım
Sen binersen ön koltuğu ayırırım
Bir de teybe attım mı şarkımızı
Bir tek dileğim var
Mutlu ol yeter...

Ben sana küsmem
İstanbul üstüme düşer
Yangın çıkar Üsküdar'ın içinde
Aslan arkadaşla belalardan geçerim
Her bir şeyi taşır yüreğim
Her bir şeyi taşır
Bir senin yokluğunu çekemez
Söyle
Söyle ben sana nasıl küseyim

Ben sana nasıl küseyim
İstanbul üstüme düşer
Karaköy'den vapur kalkmaz
Sezen Aksu şarkı yapmaz
Üsküdar'da yangın çıkar
Ey kanar yüreği güvercinlerin
Minibüsler bağırmaz olur
Aşk üstüne yenim etmez martıları boğazın
Ulan poyrazı küser
Ulan lodosu esmez
Yağmuru yağmaz nisanın
Ben sana nasıl küseyim
İstanbul üstüme gelir
İstanbul üstüme düşer
Söyle
Söyle ben sana nasıl küseyim ...

İbrahim Sadri


 

Ömer Lüfi Mete - Birlikte Ayrlık - Ebru Sanatı Eşliğinde - Sesli Hikaye Dinle


Ömer Lütfi METE - Birlikte Ayrılık
Müşfik Kenter'in Sesinden


Hikayeni Yazı Hali:

Birlikte Ayrılık

Birbirlerine delicesine aşık olan prenses ve prens, dillere destan bir düğünle evlenirler. Ancak daha aradan bir ay bile geçmeden aşkın yerini fırtına alır. Karı koca sık sık kavga etmeye başlarlar. 

Kral araştırma yaptırır ama, bir türlü işin sırrını çözemez. Bu arada prenses ve prens bu sırrın düşmanlar tarafından fark edilmemesi için, resmi davetlerde, mutlu karı koca rolü oynarlar.  Baş başa kaldıkları zamansa birbirlerine karşı nefretle konuşmaya, ve davranmaya devam ederler.

Sonunda kral sarayın akıllı kadınlarını görevlendirerek o büyük aşkın nasıl yok olduğunu öğrenmek ister. Kadınlardan biri der ki : "Bunun için araştırma yapmaya gerek yok kralım.",
Neden?
"İkiside aslında başkasına aşık!"
Kral şaşkın gözlerle bakınırken... Kadın Açıklamasına devam eder:
"Onlar toy ve samimiydiler. Birbirlerini delice sevdiklerini sanıyorlardı. Oysa her biri sadece kendisini seviyor,  ve ötekini ise istiyordu. Bu yüzden birlikte oldular ama asla bir olamadılar..."



-------------------------------------------------------------seslisiirvakti----------------------------------------------------


 

Yılan İle Bilge Hikayesi - Deliyürek Dizisi - Kenan İmirzalıoğlu - Sesli Hikaye Dinle


Deliyürek - Yılan ile Bilge hikayesi
Yusuf Miroğlu 
Kenan İmirzalıoğlu'nun Sesinden


Hikayenin Yazı Hali:
Bilge İle Yılanın Hikayesi - Deliyürek

     Bir Zamanlar yoksul adamın biri bir yılanla dost olmuş. Adam ne zaman başı sıkışsa, darda kalsa, yılanın kuyusunun başına gidermiş. Orda bekler; yılan da kuyudan çıkıp adama bir altın lira verirmiş. Bu hep böyle sürmüş.
    Derken aradan uzun yıllar geçmiş. Adam bir gün hastalanmış. Yataktan kalkamaz olmuş. Sonra oğlunu çağırmış. Oğluna demiş ki: "Filanca kuyunun yanına git. Orda bekle, bir tane yılan çıkacak oradan. O yılandan korkma dosttur o yılan. Yılan sana bir altın lira verir onu alır gelirsin." demiş. 
    Neyse çocuk gitmiş kuyunun başına, beklemiş. Yılan gerçekten çıkmış ve yere bir altın lira bırakmış. Çocuğun aklından şeytanlık geçecek ya, kafasından geçirmeye başlamış: "Demek ki  kuyu altın dolu! Ben bu yılanı öldürürsem; kuyudaki altınları çıkartır zengin olurum." demiş. Ve yerden hemen bir taş almış. Taşı yılana fırlatmış. Yılanın kuyruğu kopmuş. Tabi yılan da can havliyle çocuğun üstüne atlayıp ısırmış. Çocuk zehirlenip ölmüş. 
     
   Aradan zaman geçmiş. Ve adam iyileşmiş. Adam aslında bilge imiş. Ve olayın iç yüzünü de bilmekteymiş. Bir süre sonra kuyunun yanına gitmiş.Sonra yılan da çıkmış. Adam yılana bakmış, bakmış, bakmış, ve demiş ki: "Yılan kardeş, bizim çocuk bir densizlik yapmış ve cezasını da bulmuş. Ama biz dosttuk, ve yine dost kalabiliriz." demiş. 
      Ama yılan bu teklife yanaşmamış. "yok yok bu imkansız" demiş.

    "Sende bu evlat acısı, bende de bu kuyruk acısı olduktan sonra artık biz dost olamayız" demiş...


 

Necip Fazıl Kısakürek - Sakarya Türküsü - İbrahim Sadri'nin Sesinden - Sesli Şiir Dinle


Üstad Necip Fazıl Kısakürek - Sakarya Türküsü
İbrahim Sadri'nin Sesinden


Sakarya Türküsü

İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya; 
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya. 
Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak; 
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak. 
Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir; 
Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir. 
Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kâinat; 
Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat! 
Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne, 
Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine; 
Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için. 
Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin? 
Rabbim isterse, sular büklüm büklüm burulur, 
Sırtına Sakaryanın, Türk tarihi vurulur. 
Eyvah, eyvah, Sakaryam, sana mı düştü bu yük? 
Bu dâva hor, bu dâva öksüz, bu dâva büyük! .. 

Ne ağır imtihandır, başındaki, Sakarya! 
Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya? 

İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal. 
Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal, 
Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan; 
Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan. 
Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu ân; 
Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an! 
Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu; 
Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu? 
Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna; 
Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna? 
Mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir? 
Bulur mu deli rüzgâr o sedayı: Allah bir! 
Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler; 
Sakarya, kandillere katran döktü geceler. 

Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya, 
Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya! 

İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su; 
Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu. 
Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek; 
Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek? 
Kafdağını assalar, belki çeker de bir kıl! 
Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl! 
Sakarya, sâf çocuğu, mâsum Anadolu'nun, 
Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun! 
Sen ve ben, gözyaşiyle ıslanmış hamurdanız; 
Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız! 
Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader; 
Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider! 
Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz; 
Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber Kılavuz! 

Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya; 
Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya! .. 

(1949)




Nedir Zaman Nedir?
Bir su mu, bir kuş mu?
Nedir Zaman Nedir?
İniş mi Yokuş mu?
Üstad Necip Fazıl Kısakürek




 

Mevlana - Etme - Kenan Işık'ın Sesinden - Sesli Şiir Dinle


Mevlana Celaleddin Rumi - Etme
Kenan Işık'ın Sesinden


Mevlana Celaleddin Rumi - Etme


Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun, etme.
Başka bir yar, başka bir dosta meylediyorsun, etme.

Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı?
Hangi hasta gönüllüyü kastediyorsun, etme.

Çalma bizi, bizden bizi, gitme o ellere doğru.
Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun, etme.

Ey ay, felek harab olmuş, altüst olmuş senin için...
Bizi öyle harab, öyle altüst ediyorsun, etme.

Ey, makamı var ve yokun üzerinde olan kişi,
Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun, etme.

Sen yüz çevirecek olsan, ay kapkara olur gamdan.
Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun, etme.

Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan.
Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun, etme.

Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer;
Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun, etme.

Ey, cennetin cehennemin elinde oldugu kişi,
Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun, etme.

Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize,
O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun, etme.

Bizi sevindiriyorsun, huzurumuz kaçar öyle.
Huzurumu bozuyorsun, sen mahvediyorsun, etme.

Harama bulaşan gözüm, güzelliğinin hırsızı.
Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun, etme.

İsyan et ey arkadaşım, söz söyleyecek an değil.
Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun, etme





Bir Mum Diğer Bir Mumu Tutuşturmakla Işığından Bir Şey Kaybetmez.
Mevlana Celaleddin Rumi








 
 
Sesli Şiir Vakti Hizmet Şartları | Gizlilik Politikası | Telif Hakkları
Copyright © 2012. Şiir Vakti - All Rights Reserved
Geliştiren CihanWebMaster
Proudly powered by Blogger