YENİ SESLİ ŞİİRLER
Serdar Tuncer etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Serdar Tuncer etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Aşık hiç Yalnız Kalır Mı Hafız? Serdar Tuncer

Serdar Tuncer - Aşık hiç yalnız kalır mı hafız?


 

Serdar Tuncer Ramazan Sevinci - Kadı Mahmut ve Kırık Çiçek Hikayesi - Sesli Hikaye Dinle


Serdar Tuncer
Kadı Mahmut (Aziz Mahmut Hüdayi) Kırık Çiçek Hikayesi
Sesli Hikaye Dinle



Her şey onu tesbih eder amma İş ki o kulağa onu tesbih edebilecek gönül kulağına sahip olmakta;
Hani bir Kadı Mahmut Efendi vardır;
Üftade Hazretlerinin bendesi...
Bu bendeliğin neticesinde 
Kah bir sabah vakti bir abdest suyu sinede ısıtılacaktır
Kah ciğer satılacaktır çarşı pazarda
Neticede Kadı Mahmut Efendinin adı
Aziz Mahmut Hüdayi Sultan Olacak ve böyle kalacaktır...
***
Üftade Hazretleri dervişlerini toplamış, kırlarda biraz dolaşalım, biraz tefekkür edelim diye,
Herkes dolaşıyor, hani insan sevdiğine güzelce hediye vermek ister;
Bütün dervişler hepsi bir top çiçekle gelmiş,
Kimisi gül demeti, kimi papatya
En arkada Kadı Mahmut var biraz da mahsunca
Boynu bükük elinde malumunuz kırık bir çiçek
Tek çiçek var o da kırık ve solgun
Üftade Hazretleri sorar:
" Bula bula bunu mu buldun? Niçin?
Bak arkadaşların demet demet çiçeklerle güllerle gelmişler
Sen bir tek çiçek getiriyorsun o da kırık!" deyince
Kadı Mahmut kendisini "Aziz Mahmut Hüdayi" olmaya doğru ilk adımı atacak olan cevabı verir:
"Efendim hangi çiçeği koparmak için eğildimse onun cenabı Hakkı zikrettiğini duydum zikirlerinden alıkoymak istemedim. Bir tek bu kırılmış boynu bükük ve zikredemiyordu onun içinde bunu getirdim" demiş...


Sesli Şiir Vakti





 

Mehmet Akif Ersoy - İstiklal Marşı - Serdar Tuncer'in Sesinden



Serdar Tuncer'in Sesinden



İstiklâl Marşı


Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır parlayacak!
O benimdir, o benim milletimindir ancak!

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül... ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal.
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal.

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım;
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar.
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar,
'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın,
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri 'toprak' diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı.
Verme, dünyâları alsan da bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!
Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.

Rûhumun senden İlahî, şudur ancak emeli:
Değmesin ma' bedimin göğsüne nâ-mahrem eli!
Bu ezanlar-ki şehâdetleri dinin temeli-
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım.
Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım;
Fışkırır  rûh-ı mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım!

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl;
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet,
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl!

Mehmet Akif Ersoy


 

Mehmet Akif Ersoy - Çanakkale Şehitlerine - Serdar Tuncer'in Sesinden Sesli Şiir Dinle


Çanakkale Şehitlerine - Mehmet Akif Ersoy
Serdar Tuncer'in Sesinden
Sesli Şiir Dinle


Çanakkale Şehitlerine

Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi? 
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi. 
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya- 
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya. 
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı! 
Nerde-gösterdiği vahşetle 'bu: bir Avrupalı' 
Dedirir-Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi, 
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi! 
Eski Dünyâ, yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer, 
Kaynıyor kum gibi, mahşer mi, hakikat mahşer. 
Yedi iklimi cihânın duruyor karşında, 
Avusturalya'yla beraber bakıyorsun: Kanada! 
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk: 
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk. 
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ... 
Hani, tâuna da züldür bu rezil istilâ! 
Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asil, 
Ne kadar gözdesi mevcûd ise hakkıyle, sefil, 
Kustu Mehmedciğin aylarca durup karşısına; 
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına. 
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz... 
Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz. 
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb, 
Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb. 

Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı; 
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı; 
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin; 
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin. 
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam, 
Atılan her lağamın yaktığı: Yüzlerce adam. 
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer; 
O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer... 
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak, 
Boşanır sırtlara vâdilere, sağnak sağnak. 
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller, 
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller. 
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere, 
Sürü halinde gezerken sayısız teyyâre. 
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler... 
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler! 
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından; 
Alınır kal'â mı göğsündeki kat kat iman? 
Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm? 
Çünkü te'sis-i İlahi o metin istihkâm. 

Sarılır, indirilir mevki-i müstahkemler, 
Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer; 
Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedi serhaddi; 
'O benim sun'-i bedi'im, onu çiğnetme' dedi. 
Asım'ın nesli...diyordum ya...nesilmiş gerçek: 
İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmiyecek. 
Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar... 
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar, 
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, 
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor! 
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker! 
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer. 
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi... 
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi. 
Sana dar gelmiyecek makberi kimler kazsın? 
'Gömelim gel seni tarihe' desem, sığmazsın. 
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb... 
Seni ancak ebediyyetler eder istiâb. 
'Bu, taşındır' diyerek Kâ'be'yi diksem başına; 
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına; 
Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle, 
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle; 
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan, 
Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan; 
Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına, 
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına, 
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem; 
Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem; 
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana... 
Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana. 
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini, 
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i, 
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran... 
Sen ki, İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran, 
O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın; 
Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın; 
Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın...Heyhât, 
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât... 
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber, 
Sana âğûşunu açmış duruyor Peygamber.



Allah Bu Millete Bir Daha İstiklal Marşı Yazdırmasın!






 

Necmettin Halil Onan - Dur Yolcu - Serdar Tuncer'in Sesinden


Dur Yolcu - Necmettin Halil Onan
Serdar Tuncer'in Sesinden



DUR YOLCU

Dur yolcu! bilmeden gelip bastığın
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.

Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda
Gördüğün bu tümsek, Anadolu'nda,
İstiklal uğrunda, namus yolunda,
Can veren Mehmed'in yattığı yerdir.

Bu tümsek, koparken büyük zelzele,
Son vatan parçası geçerken ele,
Mehmed'in düşmanı boğduğu sele
Mübarek kanını kattığı yerdir.

Düşün ki haşrolan kan, kemik, etin
Yaptığı bu tümsek, amansız, çetin
Bir harbin sonunda bütün milletin
Hürriyet zevkini tattığı yerdir.

Necmettin Halil Onan


Allah Bu Millete Bir Daha İstiklal Marşı Yazdırmasın!





 

Ömer Lütfi Mete - Gülce - Serdar Tuncer'in Sesinden Sesli Şiir Dinle


Ömer Lütfi Mete - Gülce
Serdar Tuncer'in Sesinden
Sesli Şiir Dinle



Gülce

Uçurumun kenarındayım Hızır 
Ulu dilber kalesinin burcunda 
Muhteşem belaya nazır 
Topuklarım boşluğun avcunda 
Derin yar adımı çağırır 
Dikildim parmaklarımın ucunda 
Bir gamzelik rüzgâr yetecek 
Ha itti beni, ha itecek 
Uçurumun kenarındayım Hızır 
Civan hazır 
Divan hazır 
Ferman hazır 
Kurban hazır 

Uçurumun kenarındayım Hızır 
Güzelliğin zulme çaldığı sınır 
Başım döner, beynim bulanır 
El etmez 
Gel etmez 
Gülce'm uzaktan dolanır 
Uçurumun kenarındayım Hızır 
Gülce bir davet 
Mecaz değil 
Maraz değil 
Gülce bir afet 
Peri değil 
Huri değil 
Gülce beyaz sihir 
Gülce ölümcül naz 
Buram buram zehir 
Yar yüzünde infaz 

Bir gamzelik rüzgâr yetecek 
Ha itti beni, ha itecek 
Güzelliğin zulme çaldığı sınır 
Uçurumun kenarındayım Hızır 
Ben fakir 
En hakir 
Bin taksir 
Ateşten 
Kalleşten 
Mızrakla gürzden 
Dabbetülarz'dan 
Deccal’dan, yedi düvelden 
Korku nedir bilmeyen ben 
Tir tir titriyorum Gülce’den 
Ödüm patlıyor Gülce’ye bakmaktan 
Nutkum tutuluyor, ürperiyorum 
Saniyeler gözlerimde birer can 
Her saniyede bir can veriyorum 

1981

Ömer Lütfi Mete





 

Selçuk Bekar - Gözlerin - Öğretmen Mektupları - Serdar Tuncer'in Sesinden



Selçuk Bekar - Gözlerinde
Öğretmen Mektupları
Serdar Tuncer'in Sesinden
Sesli Şiir Dinle






GÖZLERİNDE

Yüreğim cehennem, gözlerim suspus
Aşk böyle bir şey mi, bilemiyorum.
Ben denen kafeste, kim, niye mahpus
Neden gözlerinle gülemiyorum?

Kendimi örüyor solum, sağıma
Mühür vuruyorlar gönül bağıma
Âsuman ağlıyor yalnızlığıma
Senden başka bir şey dilemiyorum.

Kalmadı kırmızım, yeşilim, sarım,
Bir yanıma düşman şimdi bir yarım
Ne elim var benim, ne parmaklarım;
Uzanıp yaşımı silemiyorum.

Gökyüzünde hicret, dallar secdede,
Sırılsıklamım ben bir bilmecede;
Aşka koşuyorsa her şey sence de,
Neden çıkıp sana gelemiyorum?

Hasret bırakmıyor taş üstünde taş,
Bitmiyor bu sessiz, bu sensiz savaş,
Her gün vuruluyor, ben, yavaş yavaş,
Neden gözlerinde ölemiyorum...

Selçuk Bekar

Sesli Şiir Vakti
 

Yahya Kemal Beyatlı - Rindlerin Akşamı & Rindlerin Ölümü - Serdar Tuncer'den



Yahya Kemal Beyatlı -
 Rindlerin Akşamı & Rindlerin Ölümü
Serdar Tuncer'in Sesinden
Sesli Şiir Dinle



Şiirlerin Sözleri:


RİNDLERİN AKŞAMI 

 Dönülmez akşamın ufkundayız.Vakit çok geç;
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Geçince başlayacak bitmeyen sükunlu gece.
Guruba karşı bu son bahçelerde, keyfince,
Ya şevk içinde harab ol, ya aşk içinde gönül!
Ya lale açmalıdır göğsümüzde yahud gül. 

 YAHYA KEMAL BEYATLI


Rindlerin Ölümü 

Hafız’ın kabri olan bahçede bir gül varmış;
Yeniden her gün açarmış kanayan rengiyle,
Gece, bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış
Eski Şiraz’ı hayal ettiren âhengiyle.

Ölüm âsude bahar ülkesidir bir rinde;
Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter.
Ve serin serviler altında kalan kabrinde
Her seher bir gül açar, her gece bir bülbül öter.

Yahya Kemal Beyatlı




Sesli Şiir Vakti


 

İsmet Özel - Sebeb-i Telif - Serdar Tuncer'in Sesinden

Yağmur şiiri,


İsmet Özel - Sebebi Telif
Serdar Tuncer'in Sesinden
Sesli Şiir Dinle



Şiirin Sözleri:

Sebeb-i Telif

Başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız 
yaprakla yağmurun aşkı meselâ 
kim olsa serpilen coşturuyor bizi 
imreniyoruz başkalarının mahvına. 
Yağmur mahvoluyor çarparak 
kendini parçalıyor mâşukunun açılan kıvrımında 
yaprak dirimle irkiliyor nazlı ve mağrur 
silkiniyor vuran her damlayla. 

Başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız 
bakıp başkasının başkayla kurduğu bağlantıya 
aşka dair diyoruz ilk anı bu olmalı 
ilkönce damarlarımızda duyuyoruz çağıltısını 
uzak iklimlerin 
kokusu gitmediğimiz şehirlerin önceden 
bir baş dönmesiyle kabarıyor hafızamızda 
sonra ayrılıklar düşüne dalıyoruz: 
Bize ait olan ne kadar uzakta! 

Başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız 
başkalarının düşünceleriyle değil. 
“Üstümde yıldızlı gök”demişti Königsberg’li 
“içerimde ahlâk yasası”. 
Yasa mı? Kimin için? Neyi berkitir yasa? 
İster gözünü oğuştur,istersen tetiği çek 
idam mangasındasın içinde yasa varsa. 
Girmem,girmedim mangalara 
Yer etmedi adalet duygusu 
içimde benim 
çünkü ben 
ömrümce adle boyun eğdim. 
Yıldızlı gökten bana soracak olursanız 
kösnüdüm ona karşı 
onu hep altımda istedim. 

Başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız 
ve devam ediyor başkalarının hınçlarıyla 
düşmanı gösteriyorlar,ona saldırıyoruz 
siz gidin artık 
düşman dağıldı dedikleri bir anda 
anlaşılıyor 
baştan beri bütün yenik düşenlerle 
aynı kışlaktaymışız 
incecik yas dumanı herkese ulaşıyor 
sevinç günlerine hürya doluştuğumuzda 
tek başınayız. 

Diyorum hepimizin bir gizli adı olsa gerek 
belki çocuk ve ihtiyar,belki kadın ve erkek 
hepimiz,herbirimiz gizli bir isimle adaşız 
yoksa şimdiye kadar hesapların tutması lâzımdı 
hayatımıza kendi adımızla başlardık 
bilmediğimiz bu isim,hesaptaki bu açık 
belki dilimi çözer,aşkımı başlatırım 
aşk yazılmamış olsa bile adımın üzerine 
adımı aşkın üstüne kendim yazarım.

İsmet Özel

Sesli Şiir Vakti


 

Geçti bir yıl yine mah-ı Muharrem geldi. - Serdar Tuncer - Sesli Şiir Dinle



Geçti bir Yıl yine Mah - ı Muharreem Geldi
Serdar Tuncer'in Sesinden
Sesli Şiir Dinle






Geçti bir yıl yine mah-ı Muharrem geldi.
Söyle ey bad-ı saba söyle, Hüseyn’im nerde
Göze nem, gönle elem, her yana matem geldi.İslam
Söyle ey bad-ı saba söyle, Hüseyn’im nerde…
Gurrat’ül Ayni Resul’üs Sekaleyn’im nerde…
Söyle ey bad-ı saba söyle, Hüseyn’im nerde
Evliya Serveri Zeyn’ül Haremeynim Nerde…

Sesli Şiir Vakti
 

Mehmet Akif Ersoy - Atiyi Karanlık Görerek Azmi Bırakmak - Sesli Şiir Dinle



Üstad Mehmet Akif Ersoy - Atiyi karanlık görerek azmi bırakmak
9. Türkçe Olimpiyatları şiir 1.si Gürcistanlı Leila Kurbanova'nın sesinden Dinleyelim
Serdar Tuncer'in sunumunu yaptığı programdan alıntıdır. Baştaki yorumunu geçmek isteyenler 2. dakikadan başlayabilirler.





Atiyi Karanlık Görerek Azmi Bırakmak

Âtiyi karanlık görerek azmi bırakmak... 
Alçak bir ölüm varsa, emînim, budur ancak. 
Dünyâda inanmam, hani görsem de gözümle. 
İmânı olan kimse gebermez bu ölümle: 
Ey dipdiri meyyit, 'İki el bir baş içindir.' 
Davransana... Eller de senin, baş da senindir! 
His yok, hareket yok, acı yok... Leş mi kesildin? 
Hayret veriyorsun bana... Sen böyle değildin. 
Kurtulmaya azmin neye bilmem ki süreksiz? 
Kendin mi senin, yoksa ümîdin mi yüreksiz? 
Âtiyi karanlık görüvermekle apıştın? 
Esbâbı elinden atarak ye'se yapıştın! 
Karşında ziyâ yoksa, sağından, ya solundan 
Tek bir ışık olsun buluver... Kalma yolundan. 
Âlemde ziyâ kalmasa, halk etmelisin, halk! 
Ey elleri böğründe yatan, şaşkın adam, kalk! 
Herkes gibi dünyâda henüz hakk-i hayâtın 
Varken, hani herkes gibi azminde sebâtın? 
Ye's öyle bataktır ki; düşersen boğulursun. 
Ümîde sarıl sımsıkı, seyret ne olursun! 
Azmiyle, ümidiyle yaşar hep yaşayanlar; 
Me'yûs olanın rûhunu, vicdânını bağlar 
Lânetleme bir ukde-i hâtır ki: çözülmez... 
En korkulu câni gibi ye'sin yüzü gülmez! 
Mâdâm ki alçaklığı bir, ye's ile sirkin; 
Mâdâm ki ondan daha mel'un daha çirkin 
Bir seyyie yoktur sana; ey unsur- îman, 
Nevmid olarak rahmet-i mev'ûd-u Hudâ'dan, 
Hüsrâna rıza verme... Çalış... Azmi bırakma; 
Kendin yanacaksan bile, evlâdını yakma! 

Evler tünek olmuş, ötüyor bir sürü baykuş... 
Sesler de: 'Vatan tehlikedeymiş... Batıyormuş! ' 
Lâkin, hani, milyonları örten şu yığından, 
Tek kol da yapışsam demiyor bir taraftan! 
Sâhipsiz olan memleketin batması haktır; 
Sen sâhip olursan bu vatan batmayacaktır. 
Feryâdı bırak, kendine gel, çünkü zaman dar... 
Uğraş ki: telâfi edecek bunca zarar var. 
Feryâd ile kurtulması me'mûl ise haykır! 
Yok, yok! Hele azmindeki zincirleri bir kır! 
'İş bitti... Sebâtın sonu yoktur! ' deme, yılma. 
Ey millet-i merhûme, sakın ye'se kapılma. 

Mehmet Akif Ersoy

Sesli Şiir Vakti
 

Neyzen Tevfik - Anladın mı? - Serdar Tuncer'in sesinden Dinle


Neyzen Tevfik - Anladın mı?
Serdar Tuncer'in sesinden Dinle:



Anladin Mi?
Neyzen Tevfik

Hicran destanini kendinden oku,
Mecnun'dan duyup da rivayet etme.
Aşkin Leyla'sini gördünse söyle.
Söz temsili bulup hikayet etme.

Yüz bin Leyla dogar alemde her gün,
Senin aradigin zevk, sefa dügün.
Tutacagin işi önceden düşün;
Daha ilk adimda nedamet etme.

Sevdanin oduna pek güvenilmez,
Tutuşurşan eger kolay sönülmez.
Bu yolun hükmüdür geri dönülmez,
Canina kiymazsan seyahat etme.

Iyi bak kabina, olmasin delik,
Boşuna taşirsin ,gider gündelik.
Aninda Ölmeli, ettigin iyilik,
Alem duysun diye, inayet etme.

Kabe'den maksadin varmaktir yara,
Kör gibi tapinma, kara duvara,
Hizir'i ararsan kendinde ara,
Bulamadim gibi rezalet etme.

Muhabbet herkesin aklini çelmez,
Gönül viranesi kolay düzelmez.
Alemden çekinme bir zarar gelmez,
Sen kendi kendine hiyanet etme.

Şen şatir gönlüne hicran dolmasin,
Gençligin gülşeni gamla solmasin.
Neyzen gibi aklin yarda olmasin,
Özründen çok büyük kabahat etme.

Sesli Şiir Vakti
 

Telgrafın Tellerini Kurşunlamalı - Sana Bana Ülkemin İnsanlarına Dair - Erdem Beyazıt - Serdar Tuncer'in Sesinden - Sesli Şiir

Bu Şiiri Şimdi de Serdar Tuncer'in Yorumuyla Dinleyelim:



`Telgrafın tellerini kurşunlamalı''
Öyle değildi bu türkü bilirim
Bir de içime
-Her istasyonda duran sonra tekrar yürüyen-
Bir posta katarı gibi simsiyah dumanlar dökerek
Bazan gelmesi beklenen bazan ansızın çıkagelen
Haberler bilirim mektuplar bilirim.

Gamdan dağlar kurmalıyım
Kayaları kelimeler olan
Kırk ikindi saymalıyım
Kırk gün hüzün boşaltan omuzlarıma saçlarıma
Saçlarının akışını anar anmaz omuzlarından
Baştan ayağa ıslanmalıyım
Gam dağlarına çıkıp naralar atmalıyım.

İçimde kaynayan bir mahşer var
Bu mahşer birde annelerin kalbinde kaynar
Çünkü onlar yün örerken pencere önlerinde
Ya da çamaşır sererken bahçelerde
Birden alıverirler kara haberini
Bir okul dönüşü trafik kazasında
Can veren oğullarının.

Bir de gencecik aşıkların yüreklerini bilirim
Bir dolmuşta yorgun şoförler için bestelenmiş
Bir şarkıdan bir kelime düşüverince içlerine
Karanlık sokaklarına dalarak şehirlerin
Beton apartmanların sağır duvarlarını yumruklayan
Ya da melal denizi parkların ıssız yerlerinde
Örneğin Hint Okyanusu gibi derin
İsyanın kapkaranlık sularına dalan.

Nice akşamlar bilirim ki
Karanlığını
Bir millet hastanesinde
Dokuz kişilik kadınlar koğuşu koridorunda
Başını kalorifer borularına gömmüş
Beyaz giysilerinden uykular dökülen tabiplerden
Haber sormaya korkan
Genç kızların yüreğinden almıştır.

Bir de baharlar bilirim
Apartman odalarında büyüyen çocukların bilmediği bilemeyeceği
Anadolu bozkırlarında
İstanbul'dan çıkıp Diyarbekir'e doğru
Tekerleri yamalı asfaltları bir ağustos susuzluğu ile içen
Cesur otobüs pencerelerinden
Bilinçsiz bir baş kayması ile görülen
Evrensel kadınların iki büklüm çapa yaptıkları tarla kenarlarında
Çıplak ayakları yumuşak topraklara batmış ırgat çocuklarının
Bir ellerinde bayat bir ekmeği kemirirken
Diğer ellerinde sarkan yemyeşil bir soğanla gelen.

Yazlar bilirim memleketime özgü
Yiğit köy delikanlılarının
İncir çekirdeği meselelerle birbirlerini kurşunladıkları
Birinin ölü dudaklarından sızan kan daha kurumadan
Üstüne cehennem güneşlerde göğermiş mor sinekler konup kalkan
Diğeri kan ter içinde yayla yollarında
Mavzerinin demirini alnına dayamış
Yüreği susuzluktan bunalan
İçinden mahpushane çeşmeleri akan
Ansızın parlayan keklikleri jandarma baskını sanıp
Apansız silahına davranan
Nice delikanlıların figüranlık yaptığı
Yazlar bilirim memleketime özgü

Güzler bilirim ülkeme dair
Karşılıksız kalmış bir sevda gibi gelir
Kalakalmış bir kıyıda melül ve tenha
Kalbim gibi
Kaybolmuş daracık ceplerinde elleri
Titreyen kenar mahalle çocukları
Bir sıcak somun için, yalın kat bir don için
Dökülürler bulvarlara yapraklar gibi.

Kadınlar bilirim ülkeme ait
Yürekleri Akdeniz gibi geniş, soluğu Afrika gibi sıcak
Göğüsleri Çukurova gibi münbit
Dağ gibi otururlar evlerinde
Limanlar gemileri nasıl beklerse
Öyle beklerler erkeklerini
Yaslandın mı çınar gibidir onlar sardın mı umut gibi.

İsyan şiirleri bilirim sonra
Kelimeler ki tank gibi geçer adamın yüreğinden
Harfler harp düzeni almıştır mısralarında
Kimi bir vurguncuyu gece rüyasında yakalamıştır
Kimi bir soygun sofrasında ışıklı sofralarda
Hırsızın gırtlağına tıkanmıştır.

Müslüman yürekler bilirim daha
Kızdı mı cehennem kesilir sevdi mi cennet
Eller bilirim haşin hoyrat mert
Alınlar görmüşüm ki vatanımın coğrafyasıdır
Her kırışığı sorulacak bir hesabı
Her çizgisi tarihten bir yaprağı anlatır.

Bütün bunların üstüne
Hepsinin üstüne sevda sözleri söylemeliyim
Sonra sen gelmelisin dilimin ucuna adın gelmeli
Adın kurtuluştur ama söylememeliyim
Can kuşum, umudum, canım sevgilim.
Erdem Beyazıt

Sesli Şiir Vakti
 
 
Sesli Şiir Vakti Hizmet Şartları | Gizlilik Politikası | Telif Hakkları
Copyright © 2012. Şiir Vakti - All Rights Reserved
Geliştiren CihanWebMaster
Proudly powered by Blogger